Sayfalar

5 Ağustos 2007 Pazar

Ören, Balıkesir



Ne Zaman Gittik? Her yaz, yazı ve fotoğraf Haziran 2007

Neler Okuduk? Ören yeri olması nedeniyle bu ismi alsa da tarih boyunca sürekli savaşlardan nasibini aldığı için hemen hemen hiç bir tarihi eser kalmamış olan bu belde, uzun ve geniş plajı, tek veya iki katlı evleri, yaz sıcağının bunaltmasına izin vermeyen rüzgarı, sahile inen yamaç gazinoları ve elbette zeytini, zeytinyağı ile dikkat çekmekte. 150 yıldan yaşlı palamut meşesi ağaçları koruma altındadır.


Neler Gördük? Planlı kuruluş ve yapılaşması ile Türkiye’nin en güzel tatil yöresidir diyebiliriz. Çevredeki turistik bölgelere Ayvalık, İskele, Burhaniye, Akçay, Altınoluk, Edremit gibi, kolay ulaşımı sayesinde etrafı gezmek isteyenlere imkan sağlamakta. Toplu taşıma ile kolayca gezebilirsiniz. Kum plajı ve serin denizi tatilciler için biçilmiç kaftan. Gazinolarında güneş batımı soğuk birşeyler içip çerez atıştırmak olmazsa olmaz, ama geceleri genelde düğün dernekçilerden fırsat kalmazdı eskiden.


Gideceklere Öneriler: Gündüz ne kadar sıcak olursa olsun akşamların serin olacağını aklınızda tutup öyle dışarıya çıkın. Huzur ve sessiz bir tatil geçirmek için harika bir yer, ama eğlence ve gece hayatı isterseniz Ayvalık’a yönünüzü çevirmeniz gerekebilir. Plajda terliksiz gezmeyin kumu sıcak, yanarsınız. Denizi de soğuk, yüzmek cesaret ister. Burhaniye’den zeytin ve ürünlerini almadan dönmeyin.

Harita

5 Temmuz 2007 Perşembe

Bodrum, Muğla



Ne Zaman Gittik? Her yaz, yazı ve fotoğraf Haziran 2007


Neler Okuduk? Bodrum’u bilmeyen yoktur deyip geçsek olmaz. ünlü tarihçi Herodot’un doğduğu, Karya kralı tarafından verilmiş eski ismiyle Halikarnas Türkiye’nin ve dünyanın belli başlı tatil ve eğlence merkezlerinden biridir. Rodos Şövalyeleri’nin 1408′de inşa ettiği Bodrum Kalesi hala ayaktadır ve Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’ne ev sahipliği yapmaktadır. Dünya’nın 7 harikasından biri olan Artemis Tapınağı Bodrum’dadır diyebilmeyi isterdik; ama sadece tapınağın yeri oradadır. Tapınak ise dimdik olarak Londra’da Britanya Müzesi’nde sergilenmektedir.


Neler Gördük? İlk günümüzü havanın yağışlı olması nedeniyle Bodrum barlar sokağı ve kale çevresinde geçirdik. Henüz okullar kapanmadığından dolayı oldukça loş, boş ve dolayısıyla daha güzel bir Bodrum’un tadını çıkardık. Tekne turuyla birbirinden güzel koylarında denize girip ne şanslı bir coğrafyada doğduğumuzu düşündük. Kargı, Ortakent, Yahşi, Bitez, Akvaryum, Akyarlar yüzmeden olmaz diyeceğimiz tertemiz sularıyla aklımızı aldı. Bir de Bodrum Sualtı Müzesi su altında değilmiş, yanlış anlaşılmasın.


Gideceklere Öneriler: Ayvalık tostundan Antep kebabına herşeyi bulabileceğiniz çarşıda Bodrum’lu olsanız bile kazıklanma ihtimaliniz var. Birkaç yere fiyat sormadan alışveriş yapmayın. Koylarda nefis gözleme yeyin. Akşam güneşi denize batmasa da, deniz kenarında olun. Bodrum sandeletçisinde aklınız kalmasın, alın. Gece hayatı gençlerinin buluşma noktası Körfez yerini geçen sene açılmış olan Kule’ye kaptırıyor gibi geldi bize. Bodrum Bodrum…

7 Haziran 2007 Perşembe

Arundel Kalesi, West Sussex


Ne Zaman Gittik? Haziran 2007

Neler Okuduk? 1000 yıllık geçmişe sahip olan Kale'nin asıl sahipleri Norfolk Dükü ve ailesidir. Sivil savaş yıllarında harabeye dönen büyük bir kısmı, 1817 yılında orjinaline sadık kalınarak baştan inşa edilmeye başlanmış ve 1900 başında tamamlanarak elektrikli ve merkezi ısıtmalı ilk yapı olarak tarihte yerini almış. Kraliçe Victoria ve ailesinin üç günlük ziyereti için 2 sene öncesinden odaların baştan yaratılmış olması ise Arundel'in dedikodusu. Kale sınırları içinde Fitzalan Şapeli de düklerin ve ailelerinin mezarlığı olarak kullanılmakta.

Neler Gördük? Arun nehri kenarından başlayan ve çok geniş alana yayılan bahçelerin tümünü göremedik; ama kalenin zindanlarını, nakış ve resim odalarını, sivil savaş yıllarının canlandırıldığı gözetleme odalarını, muhteşem kütüphanesini, kraliçenin kaldığı yatak odasını, kıymetli hediyelerini ve antikalarını, kulelere çıkan daracık merdivenleri gördük. Nasıl geçiyorlarmış o dar koridor ve merdivenlerden inanılmaz birşey? Kalede şimdiye kadar yaşamış herkesin portresi vardı ve şu anki nesillerinin, torunlarının günümüz şartlarında fotoğraflarını görmek garip geldi. İngiltere'de krallık ve bağlı soyluluklar da hala devam etmekte.

Gideceklere Öneriler: Ne kadar erken giderseniz o kadar iyi. Arundel küçük bir kasaba, kalınacak yer olarak bakmayın. Nehir kıyısında yürüyüş yapabilir, gölde kayıkla gezebilirsiniz. Haftasonları Kale bahçesinde çeşitli aktiviteler de yer alıyor. Bize yırtıcı kuşlar denk geldi; akbabadan, kartala, atmacadan şahine başımızın üzerinden uçmayan kuş kalmadı.



18 Mayıs 2007 Cuma

Matematik Köprüsü ve The Backs, Cambridge





Ne Zaman Gittik? Mayıs 2007


Neler Okuduk? Cambridge yerleşkesinin Queen Koleji arka bahçesinden kıvrılarak geçen Cam Nehri üzerinde ünlü Matematik Köprüsü bulunmaktadır. Mite göre, Isaac Newton tarafından dizayn edilen köprüde kesinlikle tahtaları birleştirmek için birşey kullanılmadığıdır. Ne çivi, ne vida, ne de civata. 1749'dan kalma köprünün söküldükten sonra nasıl biraraya getirileceğini öğrenciler ve akademik çalışanlar ne yazık ki çözememişler. The Backs, kolejlerin arkasından uzanan nehrin etrafındaki yeşil alan. Punting Cambridge'in olmazsa olmazlarından. Özel sandallarla yapılan geziler için bazen çok öncesinden randevu almanız gerekebilir.

Neler Gördük? Köprünün fotoğrafını en iyi Silver Caddesi'nden çekebilirsiniz. Bu caddeden, aynı zamanda punting için rehber eşliğinde sandal kiralayabilir, isterseniz kendiniz de kullanabilirsiniz. Aman dikkat, biraz kol gücü gerekiyor. Piknik için The Backs muhteşem bir yer. Şampanya ve çilek eşliğinde gezi yapanlar inanılmayacak kadar çok. King's Kolej'in en güzel fotoğraf karelerini de The Backs'tan yakalayabilirsiniz. Bisikletli dilenciler görürseniz de şaşırmayın.

Gideceklere Öneriler: Bahar ve yaz aylarında giderseniz puntingten düşseniz bile zevk alabilirsiniz. Kolay kolay düşülmeyecek tipteler meraklanmayın. Saati 12 pound olmakla birlikte, bir de sandalı alıp kaçarsanız diye depozit alıyorlar. Kendize ve kolunuza güveniyorsanız Grantchester'e kadar yol alabilirsiniz. Kolejleri gezmek 1-2 pound civarında, ama Mayıs sonu ve Haziran sınavlar dolayısı ile kapalı. Kışın bedava. Punting için bilgi isteyenler buraya baksın: http://www.cambridgepunters.com/



Harita

12 Mayıs 2007 Cumartesi

Cambridge, İngiltere


Ne Zaman Gittik? Mayıs 2007

Neler Okuduk? 1209'da Oxford'dan kaçan öğrencilerin sığındığı Cambridge elbette üniversitesi ve ingilizce yayınları ile meşhur. Cam Nehri etrafında kurulan yarı-bağımsız kolejleri ünlü üniversiteyi oluşturmakta ve dünyanın çeşitli yerlerinden gelen öğrencilere ev sahipliği yapmakta. En önemlileri arasında, 100 yıldan fazla süren inşaatı ile King Koleji ve kilisesi, 1448'te kurulan ve ünlü matematik köprüsüne ev sahipliği yapan Queen Koleji, 13yy'da hastane olarak kullanılan ve 1511'de okula dönüştürülen St. John Koleji, öğrencileri arasında Isaac Newton (kapısındaki elma ağacının o ağaç olduğu söylentisi var), Lord Byron ve Prens Charles'in da bulunduğu Trinity Koleji, Oliver Cromwell'in başının nihayet bahçesine gömülerek huzura kavuştuğu Sydney-Sussex Koleji, Prens Edward'ın da eğitim gördüğü şehrin en eski koleji Jesus'u sayabiliriz.

Neler Gördük? Öğrencilerin büyük kısmını uzak doğuluların oluşturduğu şehirde bisikletsiz bir insan olmadığını gördük. Hatta bisikletleri kilitlemeyecek kadar güvenilir bir şehir. Alışveriş yerlerinin ve kafelerin çokluğu bizi şaşırtmadı. Kolejlerin arkasında yer alan nehir kenarında dolaşıp, punting (ayrıntısı Matematik Köprüsü ve The Backs isimli yazımızda) adı verilen sandalları gözlemledik. ODTÜ'nün bir şehir olmuş halini düşünün. Tabii sokaklarda tamıdıklarını gören insanların selamlaşmaları çok içtendi. Mezuniyet törenlerinden birine denk geldik ve sokakta gezerken de giydikleri beyaz kürklü mezuniyet kıyafetleri ile sanki tüm şehir mezun oluyor gibiydi.

Gideceklere Öneriler: Öğrenci olarak gidecekseniz harika bir kampüs diyebilirim. Londra merkeze trenle 1,5 saatte ulaşabilirsiniz. Turistlere ise önerebileceğimiz bir günde gezilebilecek bir yer olduğu. Fitzwilliam Müzesi, St Mary Kilisesi ve Botanik Bahçesini de gezmeniz faydanıza. Kolejler sınav zamanı turistik gezilere kapalı, Mayıs sonu ve Haziran başı. Diğer zamanlarda az bir ücret karşılığı gezmenize izin verilmekte. Şehir yürüyerek gezilebiliyor; ama en iyisi siz de bir bisiklet kiralayıp keyfini çıkarın.



8 Nisan 2007 Pazar

Canterbury Katedrali, Kent


Ne Zaman Gittik? Nisan 2007

Neler Okuduk? Unesco'nun dünya mirası olarak koruması altındaki Canterbury bölgesinde M.S 597 yılında St Augustine tarafından kurulan katedralın orijinali hala toprağın altında bulunmakta. 1067'deki yangından sonra yenilenen katedralin camları 12yy'dan kalma. Başpiskopos Thomas Becket öldürüldükten sonra tapınak haline gelmiş olan bu yerde Kral Henry IV ve eşinin de mezarlarının muhafaza edildiği bir hac yeri. Üstelik Ortaçağ'dan beri ülkenin en çok ziyaret edilen katedrallerinden biri.

Neler Gördük? Hem dikey gotik tarzda, hem de İngilizler tarafından inşa edilen ve hala ayakta duran ender yapılardan biri. Çok geniş bir alana yayılmış olması ve eski kalıntılarının bile bahçede korunması hoşumuza gitti. Çatısındaki yüzlerce kuşun aynı anda havalanıp tekrar konmasını görünce korku filmleri için mükemmel bir mekan dedik. Bizim gittiğimiz tarih Easter'a denk geldiği için daha çok ziyaretçisi vardı ve sürekli ayinler yapılmaktaydı. Bahçesine girer girmez mum kokusunu almamak imkansız.

Gideceklere Öneriler: Katedralin açık olduğu günleri ve saatleri kontrol etmeden gitmeyin. Bahçesinde oturup kuşları gözlemleyin. Merdivenlerinden çıkın, her odasına dalın, bakın. Bahçesindeki okulu gezin. Başpiskoposun öldürülmesi dahil, çeşitli hikayelerin anlatıldığı ve canlandırıldığı Canterbury Tales'e de mutlaka uğrayın. Canterbury Londra'ya göre çok değişik ve güzel bir kasaba, her sokağını dolaşın. Biz doyamadık ve ilgili yazısını da ekleyeceğiz en kısa zamanda.

Çok çok merak edenlere: http://www.canterbury-cathedral.org/

Harita

7 Nisan 2007 Cumartesi

Brighton İskelesi, Brighton


Ne Zaman Gittik? Nisan 2007

Neler Okuduk? Brighton Pier olarak bilinen 525m uzunluğundaki iskele şimdiye dek inşa edilmiş en iyi iskele olarak tarihe geçmiş. 1891 yılında orjinal Chain Pier yerine eğlence fuarı ve ticaret merkezi olarak açılmasına karar verilen yeni iskele 1896'da güçlü bir fırtınada yıkılmış. Mayıs 1899'da büyük kutlamalarla tekrar açılmış. Tiyatro ve konser salonları, lokantaları ve okuma salonları ile popülerliğini 1938'e kadar sürdürmüş. Savaş yıllarında geçici olarak kapatılan iskele, savaştan sonra faaliyetine devam etse de 1975 yılındaki güçlü fırtınada büyük zarar görmüş. 1984'te yeni sahibi tarafından restorasyonu yapılan Brighton Pier günümüzde lokanta ve dükkanları, oyun salonları ve uç kısmındaki lunaparkıyla hala popüler. West Pier olarak bilinen diğer iskele ise 2003'teki yangından beri kullanılmamakla birlikte hala iskeleti deniz üzerinde yer almakta.

Neler Gördük? İngiltere'de denizi ve güneşi aynı gün bulmanın keyfiyle kumsaldan faydalanıp yosun kokusunu içimize çektik. Tatil günü olması nedeniyle epey kalabalıktı. İskelenin 500 çalışanın üzerine bir de binlerce ziyaretçi eklenince iskele üzerinde itiş-kakış ilerleyebildik. Ortasındaki kapalı oyun ve eğlence salonunundan gençleri ve çocukları çıkarmak imkansız, oradan çıkarsanız bile uç kısımdaki lunaparktan kurtulamazsınız. Deniz üzerinde metrelerce yukarı çıkan salıncaklar ve ters dönen hızlı trenler aklımızı başımızdan aldı.

Gideceklere Öneriler: Havanın güzel olduğu bir günü seçin; ama cumartesi-pazara da denk getirmeseniz iyi olur. İskele karşısında tarihi fish&chips dükkanından balığınızı alıp sahilde piknik yapın. Yüksek kaldırımında (High Street) kafeleri, ara sokaklardaki pasajları ve biraz iç kısımdaki Royal Pavillion'u gezin. Cesaretiniz varsa lunaparkta tehlikeli oyuncaklara binin, tersiniz dönsün :)

14 Şubat 2007 Çarşamba

Britanya Müzesi, Londra


Ne Zaman Gittik? Şubat 2007

Neler Okuduk? The British Museum olarak bilinen müze, 1753 yılında sanata, bilime ve tarihe evrensel bilgiler sunmak üzere halka açılmış. Uluslararası alanda dünyanın ve farklı milletlerin miraslarını göstermesi burayı en çok tanınan ve gezilen müze yapmış. Yılda beş milyonun üzerinde ziyaretçisi var. Afrika, Amerika, Asya, Britanya, Mısır, Avrupa, Yunanistan, Japonya, Yakın Doğu, Pasifik ve Roma kültürlerinin geçmişten günümüze tarihleri farklı odalarında gösterilmekte. Ayrıca 350 bin kitap ve dergi barındıran kütüphanesi herkese açık da olsa kitap ödünç alınamıyor.

Neler Gördük? Bina tasarımı bizi büyüledi. Dünyanın çeşitli yerlerinden toplanan tarihi eserlerin buraya nasıl getirildiğini çözemedik. Dev tarihi sütunlar, el yazmaları, tarihin ilk haritaları, paha biçilmez mücevherler ve daha birçok şey sergileniyor. Eserlerin ve arşivlerin bunca yıldır korunması bizi hayrete düşürdü. Kendi ülkesinin bölümlerini gezen turistler bizden bunu da çalmış diye suçlamalarda bulunsalar da (biz dahil), kabahat çalanda değil koruyup sergilemeyende demekle yetiniyoruz.

Gideceklere Öneriler: Giriş ücreti alınmayan müzeyi birkaç güne bölerek gezmenizi tavsiye ederiz. Biz henüz bitiremedik :) Yemek-içmek için büyük bir lokanta, kafeteryalar ve piknik yeri bulunmakta. Ünlü eserlerin taklitlerini hediyelik eşya satan dükkanlarında bulabilirsiniz. Geçici projelere de ev sahipliği yaptığından şansınıza göre dünyanın ünlü sanatçılarının fotoğraflarını görebilir, söyleşilerine katılabilirsiniz. İşte size daha çok ayrıntı: http://www.thebritishmuseum.ac.uk/
 
 


26 Ocak 2007 Cuma

Davos, İsviçre





Ne Zaman Gittik? Ocak 2007


Neler Okuduk? Uluslararası ekonomi toplantılarına ev sahipliği yapan 1560m rakımlı Davos kasabası, İsviçre'nin doğusunda, Zürih'e araba ile 2 saat uzaklıktadır. Son zamanlarda kayak merkezi olarak ünlenmiş. Ayrıca, doktorların temiz havasıyla şifa olsun diye zengin hastalarını gönderdikleri bir şifahane olarak da bilinmekte. Başlıca 5 kayak bölgesi var; Parsenn, Madrisa, Pischa, Jakopshorn ve Rinerhorn.


Neler Gördük? Üçgen çatılı dağ evlerinin sokaklarında kayak ayakkabılarıyla tangur tungur gezen insanları, sadece Parsenn'de elliden fazla pist bulunduğunu ve yeni öğrenen pistlerinin Türkiye'deki zor pistlere eşit olduğunu düşe kalka gördük. Bizden başka düşen olmadığı için de, o bölge halkının doğuştan kayak yeteneği olduğuna karar verdik. Zürih'ten Davos'a yol boyunca gördüğümüz harika manzaralar aklımızdan çıkacak gibi değil.


Gideceklere Öneriler; Kaymayı iyi bilmiyorum diyorsanız kesinlikle yukarı çıkmayın, çünkü iner inmez kaymak zorundasınız ve etrafta size yardım edecek (teleski ve telesiyeje binerken-inerken bile) hiç bir görevli yok. Onun yerine dağ eteklerinde yürüyüşler yapabilir, temiz havayı içinize doldurabilirsiniz. Acıkırsanız çeşit çeşit sosislerinden deneyebilirsiniz. Domuz eti olabilir, sormayı unutmayın. Trenle ulaşım daha az yorucu olabilir, araç kalabalıksanız daha ekonomik; fakat yolların virajları midenizi zorlayabilir.
Ayrıntılı bilgi ve canlı görüntüler için; http://www.davos.ch/

16 Ocak 2007 Salı

Limmat Nehri, Zürih




Ne Zaman Gittik? Ocak 2007

Neler Okuduk? Zürih kentinin etrafında kurulduğu nehir 35km boyunca taşıdığı suyunu Zürih Gölü'ne dökmektedir. Nehirden on hidroelektirik santrale eşdeğer güç üretilmektedir. (Böylece neden şehirde gökyüzünün kablolarla kaplı olduğunu ve tramvay ve otobüslerin neden elektrikle çalıştığını anlamış olduk.) Old City denilen dar sokakların ve eski binaların çevrelediği yerleşim yeri şehrin en merkezi bölümüdür. 16yy.da tamamlanan Grossmünster, camları Marc Chagall tarafından tasarlanan Fraumünster ve Zürih'in en eski aynı zamanda Avrupa'nın en geniş saatinin bulunduğu St. Peter kiliseleri şehrin tarihini yansıtmakta.

Neler Gördük? Bakınca dibi görünen berrak bir nehrin, şehir merkezinden geçip de nasıl bu kadar temiz kalabildiğini gördük. Şehirdeki küçük havuzlarda insanların yüzlerini çekinmeden yıkadığı, kışın kuğuların, yazın insanların yüzdüğü nehri hayranlıkla seyredip, halkı ve yöneticilerini kıskanıp takdir ettik. Modern bir köy olan bu şehir vızır vızır işleyen dakik tramvayları ve kamu görevlilerine gerek kalmayan düzenliliği ile gönlümüzü fethetti. Bir polis bile görmedik geceleri bile

Gideceklere Tavsiyeler: Şehir merkezi yürüyerek gezilebilecek kadar küçük. Bahnhofstrasse Caddesi marka ve pahalı alışveriş dükkanları ile ünlü. Lindenhof'da piknik yaparken şehrin içinden şehri kuşbakışı izleyebilir, Neider-und Oberdorf'da gece hayatına karışabilirsiniz. Tramvaylarda ve bazı trenlerde geçerli 24 veya 72 saatlik biletlerden alıp sınırsız yolculuk yaparken bazı müzeleri de o biletler sayesinde ücretsiz gezebilirsiniz. Swiss National Museum, Clock and Watch Museum vs...



7 Ocak 2007 Pazar

Kadınlar Denizi, Kuşadası




Ne Zaman Gittik? En son Aralık 2006


Neler Okuduk? Turistik Kuşadası ilçesinin birkaç sene önce yenilenerek modern ve nezih bir hale getirilmiş olan en ünlü plajıdır. Şehir içinden 3km uzaklıkta olmakla birlikte ulaşım son derece kolaydır. Birçok pansiyon, otel, restoran ve bar bulunmakta. Gündüzleri plajı geceleri ise barları özellikle Efes, Meryem Ana ve çevresini görmek isteyen turistler tarafından dolmakta. Eskiden sadece kadınlara açık olan plaj artık cinsiyet, yaş, ırk, dil ve din gözetmeksizin herkes tarafından kullanılabilmekte.


Neler Gördük? Minübüsler üzerinde Kadınlar Denizi yazısı kadar turistler tarafından bilinen adı "Ladies Beach" yazmakta. Yenilenmesi ardından hoş bir kıyıya dönüşmüş. Yerlerdeki nazar boncukları çok hoş olmuş. Akıl edenlere yaratıcılıklarından ötürü tebrikler. Para ile girilen beach club türü (yüksek sesli müzikli, minderli, hamaklı, içkili) yerlerin yanı sıra, havlunuzu serip beleşe kumlara uzanabileceğiniz kısımlar da mevcut. Gelmişken Güvercinada, Dilek Yarımada'sı, Kaleiçi ve Atatürk'ün manzarasında kahve yudumladığı Gazibeğendi durak noktalarınız olsun.


Gideceklere Öneriler: Haftasonu gidecekseniz ve okullar tatilse kalabalığa hazırlıklı olun. Plajda yer bulamayabilirsiniz sabah erken gitmezseniz. Akşamları plaja girmek yasak; yakamozlarla yüzmeyi başka sahile saklayın. Olimpos'a mesela. Ağustos sonu ve Eylül denizin en güzel "çarşaf" diye tabir ettiğimiz zamanları. Kaynamış veya közlenmiş darı yiyin ama çöpünüzü kumda bırakmayın. Saklayayım demeyin cezayı yersiniz. Güneşi denize batırırken de soğuk biranızı yudumlayın.

25 Aralık 2006 Pazartesi

Sevinç Pastanesi, İzmir



Ne Zaman Gittik? Her İzmir ziyaretinde, yazı ve fotoğraflar Aralık 2006


Neler Okuduk? Alsancak, Kıbrıs Şehitleri Caddesi başlangıcında bulunan Seviç Pastanesi, 48 yıldır İzmir'in en önemli buluşma noktalarından biri. Yeniden dekore edilerek eskisine nazaran modern bir görünüme sahip olmuş. Bilgisayarlı menü sayesinde aracısız sipariş verilebiliyormuş.


Ne Gördük? Mükemmel ve bol çeşit pastalarının tadına baktık. Salon kısmında bar olması, barda gazetelerin bulunması ve Ajda Pekkan resimleri çok hoşumuza gitti. İki defadır ziyaretimiz kışa denk geldiğinden henüz bahçesinde açık havada oturmak nasip olmadı.


Gideceklere Öneriler: Geçen seneye nazaran fiyatları biraz artmış bulduk. İstanbul fiyatlarını yakalamış neredeyse. Çok nezih bir mekan, fakat malesef ki sigara içilmeyen bölüm yok. Bu nedenle duman bizi rahatsız etmese de hassas kişiler ve çocuklar etkilenebilir. Temizlik açısından çok iyi. Pastalarının tadına mutlaka bakın. Kordon'da gezinmeden dönmeyin.






9 Kasım 2006 Perşembe

Annecy, Fransa




Ne Zaman Gittik? Kasım 2006


Neler Okuduk? Alp Dağları eteğinde, Cenova'nın 50km güneyinde, Llyon'un 130km doğusunda Haute Savoire bölgesi içinde kalan turistik bir yerleşim yeri. Annecy Gölü'nün batısında bulunan bu kasaba su kanalları, dar sokakları ve Old Prison denilen etrafı su ile çevrili eski hapishanesi ile ilgi çekiyormuş.


Ne Gördük? Tarihi binaların kafelere dönüşmüş olması ve dağların çevrelediği göl manzarası bizi hayrete düşürdü. Göl kıyısında genişçe bir park ve atlıkarınca var. Gölde çeşitli aktiviteler yapılabiliyor. Annecy Kalesi ve müzesi vakit ayırmaya değer.


Gideceklere Öneriler: Bahar veya yaz aylarında çok daha güzel oluyormuş. Yediğimiz pizzanın tadına doyamadık. Hafta sonları kalabalık olmasına rağmen özellikle pazar günü öğleden sonra açık bir yer bulmanız zorlaşıyor.




8 Kasım 2006 Çarşamba

Montrö, İsviçre



Ne zaman gittik? Kasım 2006


Neler Okuduk? Cenevre Gölü'nün kuzey doğu kıyısındaki bu şehirde Fransızca konuşulmakta. Üzüm bağlarının bolluğuyla dikkat çeken bu bölge, 12yy.'dan itibaren şarap üretimi açısından önem kazanmış. Montreux Jazz ve Golden Rose'un da aralarında bulunduğu birçok festivale ev sahipliği yapıyor. İlk Erovizyon Şarkı Yarışması da buradan tüm dünyaya yayınlanmış. Sion Şatosu, İsviçre Alpleri ve marmutları ünlü. Peynir, şarap ve çikolatası da...


Neler Gördük? Şahane kartpostal manzaraları, dağların kuğuların yüzdüğü durgun göle yansıması, rengarenk kepenkli bakımlı evlerden rengarenk sardunyaların sarkması, Fredy Mercury anıtı, çimlerin düzenliliğinin güzelliği ve yılbaşı pazarı için sahile kurulan marketi gözümüzün önünden gidecek gibi değil.


Gideceklere Öneriler: Fotoğraf makinanızı almayı unutmayın. Ev yapımı çikolataların tadına mutlaka bakın. Göl kenarında yürüyüş yapın ve Cam Trenle çıktığınız dağlarda piknik yaparken altınızda uzanan doğa şahaserini içinize çekin.







5 Kasım 2006 Pazar

Pier 39, San Francisco






Ne zaman gittik? Temmuz 2006

Neler Okuduk?
San Francisco körfezindeki başlıca atraksiyonlardan biri olan Pier 39, körfez boyunca sıralanmış onlarca iskeleden bir tanesi. Suyun üzerinde 20 dönümlük bir alan kaplayan dev iskele 110 tane mağazaya, 13 lokantaya ve birçok eğlence merkezine sahip. Hard Rock Cafe San Francisco, bu iskelenin girişinde yer alıyor. Ziyaretçilerin en çok ilgisini çeken şey ise 1989'daki Loma Prieta depreminden sonra burayı evleri olarak benimsemiş olan 300 deniz aslanının yaşantısı. San Francisco körfezinde turlar ve körfezin incisi Angel Island'a seferler düzenleyen Blue & Gold Fleet'in mavi sari teknelerine de bu iskeleden binebilirsiniz. Bunun yanısıra kano kiralayip körfezde gezmek, açık alanlardaki gösterileri izlemek ve San Fransisco Akvaryumu'nu ziyaret etmek de seçeneklerden birkaçı.

Neler Gördük? Pier 39, San Francisco körfezinde mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden birisi. Genişliği ve basamaklı yapısı ile bize bir iskelede olduğumuzu unutturdu adeta. Körfez manzaralı masalarında oturabileceğiniz deniz ürünleri sunan birçok lokantası var, ama ayaküstü birşeyler atıştırmak için de birkaç büfe ve kahve dükkanı da bulunuyor. İlginç dükkanlardan birisi, Holywood stüdyolarından çıkmış çok ünlü filmlerde kullanılan malzemelerin aslına çok yakın kopyalarının satıldığı bir yer. Burada Yıldız Savaşları (Star Wars) serisindeki ışın kılıçlarını ya da Dart Vader'in gerçek kaskını inceleyebilirsiniz.


Gideceklere Öneriler: Deniz aslanlarını izlemek için en güzel saatler günün erken saatleri. Yavru deniz aslanlarından gözünüzü ayırmayın, sizi çok eğlendirecekler. İskelede gösteriler yapan sanatçıları izleyin. Gün batımına yaklaştığınızda bir körfez turuna çıkın. Körfezin muazzam görüntülerini içinize çekin. İskeledeki çikolatacıya gidin ve ev yapımı çikolatalarından tadın. İskelenin girişindeki Hard Rock kafede rock'n roll efsanelerinin gitarları ve sahne kostümlerinin arasında Amerikan mutfağını keşfedin.(hamburger + bira) :)





13 Ekim 2006 Cuma

Camden Town, Londra


Ne Zaman Gittik? Ekim 2006


Neler Okuduk? Londra'nın kuzeyinde yer alan Regent's Kanalı'nın geçtiği Camden High Street, kalabalık pazarları ve eğlenceleri ile ünlü. II. Dünya Savaşı'ndan önce de alışverişlerin yapıldığı ve ünlü oyunların-konserlerin sahnelendiği bir yer olarak nam salmış. Charles Dickens, Oasis starları ve George Orwell gibi ünlüler de burada yaşamış. Camden Lock Market, Buck Street Market, Stables Market (eskiden at hastanesi olarak kullanılan yapıda şimdilerde antika eşyalar bulunmakta), Camden Canal Market ve Blur'un da bir zamanlar sahne aldığı Electric Ballroom, Londra gençliğinin merkezleri.


Neler Gördük? Bangladeşliler'in UK sınırları dahilinde burayı üs seçtiklerini, rengarenk giyimli-saçlı-makyajlı gençleri, çılgın kıyafetleri, yine rengarenk olan yiyecek pazarını, kanal çevresinde müzik yapanları, Stables Market'in hala at hastanesi şeklini koruduğunu, 2. el pazarını, arayıp da bulamadığımız müzik albümlerini ve kitapları, cümbüşü, kalabalığı...


Gideceklere Öneriler: Haftanın yedi günü açık olan marketler pazarları en yoğun günlerini yaşıyor. Kalabalıktan hoşlanmıyorsanız haftaiçi gitmeyi tercih edin. Havanın yağışlı olmadığı bir günü tercih edin mutlaka. Ne kadar renkli bir yer olduğunu http://www.camdentown.co.uk/ ziyaret ederek tahmin edebilirsiniz belki. Ulaşım metro ile çok kolay, ama pazar günleri metro akşam 5:00'ten sonra çalışıyor. Neden diyorsanız, biz de bilmiyoruz açıkçası.


10 Ekim 2006 Salı

Big Ben, Londra





Ne Zaman Gittik? Ekim 2006


Neler Okuduk? Londra Parliament Meydanı'nda The Palace of Westminster yani Parliament Binası, 11yy.da Kral Edward zamanında yapılmış. 1834'te bir yangınla tamamına yakını yanıyor ve tekrar Gothic tarzında yapılıyor bir de Big Ben adlı çanın bulunduğu St. Stephen's Tower denilen saat kulesi de binaya ilave ediliyor. Tarihte Gunpowder Plot diye bilinen olayla anılıyor. 1605 yılında Guy Fawkes meclisi ve kralı havaya uçurmak amacıyla suikast düzenliyor, başarılı olamıyor ama her yıl kasım ilk haftası tüm Londra halkı parklarda ve evlerin bahçelerinde havai fişekler patlatıyor bir hafta boyunca. 5 Kasım gecesi de o meydanda dev bir insan kuklası yapılıp, bu Guy oluyor, ortada yakılan ateşe atılıyor.


Neler Gördük? Meydandaki, St Margareth's Church Londra'daki en ilginç yapılardan biri. Ayrıca İngiliz devlet adamlarının, Winston Churcill ve Abraham Lincoln gibi, heykelleri ile de fotoğraf çekilebilirsiniz. Edmund Beckett Denison tarafından dizayn edilen kulenin toplam yüksekliğinin 96.3m ve her bir yanında 7m çapında 4 saat olduğunu gördük. Dünyanın en geniş çanını yerinde gezmiş olduk.


Gideceklere Öneriler: Şemsiye veya yağmurluksuz gitmeyin :) Meydanda çanın saati haber vermesini bekleyin ve mi notasının çalındığına dikkat edin, müzik kulağınız güçlüyse tabii. Yürüyerek Trafalgar Meydanı, Buckingham Sarayı, Tate Modern, St James Park ve Charing Cross'a da gidebilirsiniz.



30 Eylül 2006 Cumartesi

Roma Banyoları, Bath



Ne Zaman Gittik? Eylül 2006


Neler Okuduk? Dünya mirası kentlerden biri. Bölgedeki ilk tapınak Keltler tarafından 46 derece sıcaklıktaki suyun kaynağına inşa edilmiş, Romalıların bölgeyi işgalinden sonra kaynak meşe ağacı kazıklarından örülü bir duvar ile çevresi sarılarak havuz haline getirilmiş ve drenaj yapılarak Roma banyolarının inşa edildiği şehir merkezine dek su taşınmış. 6. veya 7. yüzyıllarda, kaynaktaki suyun etrafındaki duvarları yuttuğu öne sürülmekte. Banyolar 18yy.'a kadar şifalı sularıyla hastalıklar için kullanılmış, hatta kente ismini vermiş (bath=banyo) ve 1897'den itibaren halka açılarak şehrin turist çekmesini sağlamış; fakat banyolar kullanıma kapatılmış çünkü sudan alınan örneklerde beyin iltihabı yapan mikroorganizmalara rastlanmış.


Neler Gördük? Resimlerdeki gibi tek bir havuz bulunmadığını, küçük küçük odalarda onlarca havuz olduğunu ama odalardaki havuzların kurumuş olduğunu gördük. Arnavut kaldırımı sokaklarında yerel dükkanların, özellikle sabun satanların, vızır vızır işlediklerini, nehirlerinden temiz sular akan bu kentin çoğunlukla yaşlı bir nüfusu olduğunu ve vakitlerini nehir kenarında parklarda gazete okuyarak geçirdiklerini, turistlerin şehri hareketlendirdiğini gördük.


Gideceklere Öneriler: Batı İngiltere'de Londra'ya 160km uzaklıkta bulunan Roma Banyoları (The Roman Baths), Londra'dan kalkan otobüs ve tren seferleri ile rahatlıkla gezilebiliyor. Haftasonları müthiş bir kalabalık var. Gelmişken hava da güzelse Horseworld'ü ya da Beckford's Tower'ı da gezebilirsiniz. Hatta aracınız varsa deniz kıyısına da bir bakın deriz.


Daha da bilgi isterim derseniz; http://www.romanbaths.co.uk/


Stonehenge, İngiltere




Ne Zaman Gittik? Eylül 2006


Neler Okuduk? Dünyanın en ünlü ve en eski dairesel yerleşmiş taşlarıdır. Tarihçilere göre, M.Ö. 2000-2500 yıllarından beri taşlar dik olarak durmaktadır. 1986'dan itibaren Unesco'nun dünya mirasları listesinde yeralmaktadır. Arkeologlar şu an araç park yeri olarak kullanılan bölgede M.Ö. 8000 yıllarına ait taşlar bulunduğunu öne sürmekte. Niçin inşa edildiği konusunda henüz kesin bir açıklama olmamasına rağmen, dinsel törenler veya bilimsel gözlemler için kullanıldığı varsayılmakta. Üç fazda inşa edildiği ve bu üç fazın toplamda 30 milyon saatten daha fazla sürede oluşturulduğu tahmin edilmekte. 20.yy'da taşlar düşmeye başladığından dolayı turistlerin taşlara yaklaşması engellenmiş ve düşen taşlar planlara sadık kalınarak yerlerine monte edilmiş. Adına festivaller düzenlenen bölgede bugünlerde arkeologlar yeni bir fikir ortaya atmış, bölgenin eskiden mezarlık olarak kullanıldığına dair.


Neler Gördük? Gezimiz sırasında bölgeyi UFO'ların sıkça ziyaret ettiğine dair inanışlar olduğunu duyduk. Açıkçası gerçekten tam UFO'lar için biçilmiş kaftan :) Farklı saatlerde farklı ışıkta çekilen fotoğraflarıyla dünyanın en çok fotoğrafı çekilen taşları olsa gerek. Taşlar etrafında tam bir tur atabildik. Gerçekten yıllardır nasıl ayakta kalabildikleri bizi hayrete düşürdü; ama bir zamanlar gökyüzü tanrısına kurban verilen yer olması inanışı da tüylerimizi diken diken etti.


Gideceklere Öneriler: Londra'dan trenle veya tur otobüsleriyle kolayca ulaşabilirsiniz. Tren yolculuğu yaklaşık 1,5 saat sürmekte. Tur otobüsleri farklı birkaç bölgeye de gittiğinden dolayı turistler için daha uygun olabilir. Araç parkından itibaren epey yürüme mesafesi var taşların olduğu bölgeye. Ben de her ışıkta fotoğrafını çekmek istiyorum diyorsanız 3 km uzaklıktaki Wiltshire'da konaklayabilirsiniz.


İşte otel listesi ve ayrıntılı bilgi:http://www.stonehenge.co.uk/


23 Temmuz 2006 Pazar

İstanbul Boğazı, İstanbul




Ne Zaman Gittik? Her İstanbul gezisinde, yazı ve fotoğraflar Temmuz 2006


Neler Okuduk? İstanbul şehrinin Avrupa ve Asya yakasını birbirinden ayıran 30 km uzunluğundaki su yolu dünyadaki en önemli boğazlardan biri. İstanbul'a dünyanın ilk ve tek iki kıtasını birleştiren şehri olma özelliğini sağlıyor. En dar yeri Bebek ile Kandilli arasında yaklaşık 120 m genişliğinde. Marmara Denizi ile Karadeniz arasında su geçinin sağlandığı boğaz üzerinde Fatih Sultan Mehmet (1986) ve Boğaziçi Köprüleri (1973) iki yaka arasında karayolu taşımacığı için kullanılmakta.


Neler Gördük? Boğaz hatları vapuruna binip her iki yakadaki iskelelere zikzag çizerek yapılan yolculuğun tadına doyum olmadı. Boğaz gece ayrı bir güzel, gündüz ayrı. Kıyılardaki yalılar, saraylar, tarihi binalar en güzel deniz yolcuğunda görülebilir. Köprülerin altından geçerken insanın içi ürperiyor, nasıl yapılmış bu yapılar diye. Kız Kulesi'nden Dolmabahçe Sarayı'na, hisarlardan kavaklara uzanan bu gezi İstanbul'a gelince olmazsa olmazlardan. Hatta şansınız varsa yunuslarla bile karşılaşabilirsiniz.


Gideceklere Öneriler: Eminönü, Beşiktaş, Kadıköy ve Üsküdar'dan boğaz hattı vapurlarını yakalayabilirsiniz. Yaz akşamları müzikli boğaz hattı gezisine katılabilir veya pazar günleri piknikli hattı tercih edebilirsiniz. Ortaköy'den başlayan mehtap turları da bir başka seçenek. Denize sigara izmariti atan olursa ikaz edebilir, martıları simitle besleyebilirsiniz.