Sayfalar

25 Aralık 2006 Pazartesi

Sevinç Pastanesi, İzmir



Ne Zaman Gittik? Her İzmir ziyaretinde, yazı ve fotoğraflar Aralık 2006


Neler Okuduk? Alsancak, Kıbrıs Şehitleri Caddesi başlangıcında bulunan Seviç Pastanesi, 48 yıldır İzmir'in en önemli buluşma noktalarından biri. Yeniden dekore edilerek eskisine nazaran modern bir görünüme sahip olmuş. Bilgisayarlı menü sayesinde aracısız sipariş verilebiliyormuş.


Ne Gördük? Mükemmel ve bol çeşit pastalarının tadına baktık. Salon kısmında bar olması, barda gazetelerin bulunması ve Ajda Pekkan resimleri çok hoşumuza gitti. İki defadır ziyaretimiz kışa denk geldiğinden henüz bahçesinde açık havada oturmak nasip olmadı.


Gideceklere Öneriler: Geçen seneye nazaran fiyatları biraz artmış bulduk. İstanbul fiyatlarını yakalamış neredeyse. Çok nezih bir mekan, fakat malesef ki sigara içilmeyen bölüm yok. Bu nedenle duman bizi rahatsız etmese de hassas kişiler ve çocuklar etkilenebilir. Temizlik açısından çok iyi. Pastalarının tadına mutlaka bakın. Kordon'da gezinmeden dönmeyin.






9 Kasım 2006 Perşembe

Annecy, Fransa




Ne Zaman Gittik? Kasım 2006


Neler Okuduk? Alp Dağları eteğinde, Cenova'nın 50km güneyinde, Llyon'un 130km doğusunda Haute Savoire bölgesi içinde kalan turistik bir yerleşim yeri. Annecy Gölü'nün batısında bulunan bu kasaba su kanalları, dar sokakları ve Old Prison denilen etrafı su ile çevrili eski hapishanesi ile ilgi çekiyormuş.


Ne Gördük? Tarihi binaların kafelere dönüşmüş olması ve dağların çevrelediği göl manzarası bizi hayrete düşürdü. Göl kıyısında genişçe bir park ve atlıkarınca var. Gölde çeşitli aktiviteler yapılabiliyor. Annecy Kalesi ve müzesi vakit ayırmaya değer.


Gideceklere Öneriler: Bahar veya yaz aylarında çok daha güzel oluyormuş. Yediğimiz pizzanın tadına doyamadık. Hafta sonları kalabalık olmasına rağmen özellikle pazar günü öğleden sonra açık bir yer bulmanız zorlaşıyor.




8 Kasım 2006 Çarşamba

Montrö, İsviçre



Ne zaman gittik? Kasım 2006


Neler Okuduk? Cenevre Gölü'nün kuzey doğu kıyısındaki bu şehirde Fransızca konuşulmakta. Üzüm bağlarının bolluğuyla dikkat çeken bu bölge, 12yy.'dan itibaren şarap üretimi açısından önem kazanmış. Montreux Jazz ve Golden Rose'un da aralarında bulunduğu birçok festivale ev sahipliği yapıyor. İlk Erovizyon Şarkı Yarışması da buradan tüm dünyaya yayınlanmış. Sion Şatosu, İsviçre Alpleri ve marmutları ünlü. Peynir, şarap ve çikolatası da...


Neler Gördük? Şahane kartpostal manzaraları, dağların kuğuların yüzdüğü durgun göle yansıması, rengarenk kepenkli bakımlı evlerden rengarenk sardunyaların sarkması, Fredy Mercury anıtı, çimlerin düzenliliğinin güzelliği ve yılbaşı pazarı için sahile kurulan marketi gözümüzün önünden gidecek gibi değil.


Gideceklere Öneriler: Fotoğraf makinanızı almayı unutmayın. Ev yapımı çikolataların tadına mutlaka bakın. Göl kenarında yürüyüş yapın ve Cam Trenle çıktığınız dağlarda piknik yaparken altınızda uzanan doğa şahaserini içinize çekin.







5 Kasım 2006 Pazar

Pier 39, San Francisco






Ne zaman gittik? Temmuz 2006

Neler Okuduk?
San Francisco körfezindeki başlıca atraksiyonlardan biri olan Pier 39, körfez boyunca sıralanmış onlarca iskeleden bir tanesi. Suyun üzerinde 20 dönümlük bir alan kaplayan dev iskele 110 tane mağazaya, 13 lokantaya ve birçok eğlence merkezine sahip. Hard Rock Cafe San Francisco, bu iskelenin girişinde yer alıyor. Ziyaretçilerin en çok ilgisini çeken şey ise 1989'daki Loma Prieta depreminden sonra burayı evleri olarak benimsemiş olan 300 deniz aslanının yaşantısı. San Francisco körfezinde turlar ve körfezin incisi Angel Island'a seferler düzenleyen Blue & Gold Fleet'in mavi sari teknelerine de bu iskeleden binebilirsiniz. Bunun yanısıra kano kiralayip körfezde gezmek, açık alanlardaki gösterileri izlemek ve San Fransisco Akvaryumu'nu ziyaret etmek de seçeneklerden birkaçı.

Neler Gördük? Pier 39, San Francisco körfezinde mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden birisi. Genişliği ve basamaklı yapısı ile bize bir iskelede olduğumuzu unutturdu adeta. Körfez manzaralı masalarında oturabileceğiniz deniz ürünleri sunan birçok lokantası var, ama ayaküstü birşeyler atıştırmak için de birkaç büfe ve kahve dükkanı da bulunuyor. İlginç dükkanlardan birisi, Holywood stüdyolarından çıkmış çok ünlü filmlerde kullanılan malzemelerin aslına çok yakın kopyalarının satıldığı bir yer. Burada Yıldız Savaşları (Star Wars) serisindeki ışın kılıçlarını ya da Dart Vader'in gerçek kaskını inceleyebilirsiniz.


Gideceklere Öneriler: Deniz aslanlarını izlemek için en güzel saatler günün erken saatleri. Yavru deniz aslanlarından gözünüzü ayırmayın, sizi çok eğlendirecekler. İskelede gösteriler yapan sanatçıları izleyin. Gün batımına yaklaştığınızda bir körfez turuna çıkın. Körfezin muazzam görüntülerini içinize çekin. İskeledeki çikolatacıya gidin ve ev yapımı çikolatalarından tadın. İskelenin girişindeki Hard Rock kafede rock'n roll efsanelerinin gitarları ve sahne kostümlerinin arasında Amerikan mutfağını keşfedin.(hamburger + bira) :)





13 Ekim 2006 Cuma

Camden Town, Londra


Ne Zaman Gittik? Ekim 2006


Neler Okuduk? Londra'nın kuzeyinde yer alan Regent's Kanalı'nın geçtiği Camden High Street, kalabalık pazarları ve eğlenceleri ile ünlü. II. Dünya Savaşı'ndan önce de alışverişlerin yapıldığı ve ünlü oyunların-konserlerin sahnelendiği bir yer olarak nam salmış. Charles Dickens, Oasis starları ve George Orwell gibi ünlüler de burada yaşamış. Camden Lock Market, Buck Street Market, Stables Market (eskiden at hastanesi olarak kullanılan yapıda şimdilerde antika eşyalar bulunmakta), Camden Canal Market ve Blur'un da bir zamanlar sahne aldığı Electric Ballroom, Londra gençliğinin merkezleri.


Neler Gördük? Bangladeşliler'in UK sınırları dahilinde burayı üs seçtiklerini, rengarenk giyimli-saçlı-makyajlı gençleri, çılgın kıyafetleri, yine rengarenk olan yiyecek pazarını, kanal çevresinde müzik yapanları, Stables Market'in hala at hastanesi şeklini koruduğunu, 2. el pazarını, arayıp da bulamadığımız müzik albümlerini ve kitapları, cümbüşü, kalabalığı...


Gideceklere Öneriler: Haftanın yedi günü açık olan marketler pazarları en yoğun günlerini yaşıyor. Kalabalıktan hoşlanmıyorsanız haftaiçi gitmeyi tercih edin. Havanın yağışlı olmadığı bir günü tercih edin mutlaka. Ne kadar renkli bir yer olduğunu http://www.camdentown.co.uk/ ziyaret ederek tahmin edebilirsiniz belki. Ulaşım metro ile çok kolay, ama pazar günleri metro akşam 5:00'ten sonra çalışıyor. Neden diyorsanız, biz de bilmiyoruz açıkçası.


10 Ekim 2006 Salı

Big Ben, Londra





Ne Zaman Gittik? Ekim 2006


Neler Okuduk? Londra Parliament Meydanı'nda The Palace of Westminster yani Parliament Binası, 11yy.da Kral Edward zamanında yapılmış. 1834'te bir yangınla tamamına yakını yanıyor ve tekrar Gothic tarzında yapılıyor bir de Big Ben adlı çanın bulunduğu St. Stephen's Tower denilen saat kulesi de binaya ilave ediliyor. Tarihte Gunpowder Plot diye bilinen olayla anılıyor. 1605 yılında Guy Fawkes meclisi ve kralı havaya uçurmak amacıyla suikast düzenliyor, başarılı olamıyor ama her yıl kasım ilk haftası tüm Londra halkı parklarda ve evlerin bahçelerinde havai fişekler patlatıyor bir hafta boyunca. 5 Kasım gecesi de o meydanda dev bir insan kuklası yapılıp, bu Guy oluyor, ortada yakılan ateşe atılıyor.


Neler Gördük? Meydandaki, St Margareth's Church Londra'daki en ilginç yapılardan biri. Ayrıca İngiliz devlet adamlarının, Winston Churcill ve Abraham Lincoln gibi, heykelleri ile de fotoğraf çekilebilirsiniz. Edmund Beckett Denison tarafından dizayn edilen kulenin toplam yüksekliğinin 96.3m ve her bir yanında 7m çapında 4 saat olduğunu gördük. Dünyanın en geniş çanını yerinde gezmiş olduk.


Gideceklere Öneriler: Şemsiye veya yağmurluksuz gitmeyin :) Meydanda çanın saati haber vermesini bekleyin ve mi notasının çalındığına dikkat edin, müzik kulağınız güçlüyse tabii. Yürüyerek Trafalgar Meydanı, Buckingham Sarayı, Tate Modern, St James Park ve Charing Cross'a da gidebilirsiniz.



30 Eylül 2006 Cumartesi

Roma Banyoları, Bath



Ne Zaman Gittik? Eylül 2006


Neler Okuduk? Dünya mirası kentlerden biri. Bölgedeki ilk tapınak Keltler tarafından 46 derece sıcaklıktaki suyun kaynağına inşa edilmiş, Romalıların bölgeyi işgalinden sonra kaynak meşe ağacı kazıklarından örülü bir duvar ile çevresi sarılarak havuz haline getirilmiş ve drenaj yapılarak Roma banyolarının inşa edildiği şehir merkezine dek su taşınmış. 6. veya 7. yüzyıllarda, kaynaktaki suyun etrafındaki duvarları yuttuğu öne sürülmekte. Banyolar 18yy.'a kadar şifalı sularıyla hastalıklar için kullanılmış, hatta kente ismini vermiş (bath=banyo) ve 1897'den itibaren halka açılarak şehrin turist çekmesini sağlamış; fakat banyolar kullanıma kapatılmış çünkü sudan alınan örneklerde beyin iltihabı yapan mikroorganizmalara rastlanmış.


Neler Gördük? Resimlerdeki gibi tek bir havuz bulunmadığını, küçük küçük odalarda onlarca havuz olduğunu ama odalardaki havuzların kurumuş olduğunu gördük. Arnavut kaldırımı sokaklarında yerel dükkanların, özellikle sabun satanların, vızır vızır işlediklerini, nehirlerinden temiz sular akan bu kentin çoğunlukla yaşlı bir nüfusu olduğunu ve vakitlerini nehir kenarında parklarda gazete okuyarak geçirdiklerini, turistlerin şehri hareketlendirdiğini gördük.


Gideceklere Öneriler: Batı İngiltere'de Londra'ya 160km uzaklıkta bulunan Roma Banyoları (The Roman Baths), Londra'dan kalkan otobüs ve tren seferleri ile rahatlıkla gezilebiliyor. Haftasonları müthiş bir kalabalık var. Gelmişken hava da güzelse Horseworld'ü ya da Beckford's Tower'ı da gezebilirsiniz. Hatta aracınız varsa deniz kıyısına da bir bakın deriz.


Daha da bilgi isterim derseniz; http://www.romanbaths.co.uk/


Stonehenge, İngiltere




Ne Zaman Gittik? Eylül 2006


Neler Okuduk? Dünyanın en ünlü ve en eski dairesel yerleşmiş taşlarıdır. Tarihçilere göre, M.Ö. 2000-2500 yıllarından beri taşlar dik olarak durmaktadır. 1986'dan itibaren Unesco'nun dünya mirasları listesinde yeralmaktadır. Arkeologlar şu an araç park yeri olarak kullanılan bölgede M.Ö. 8000 yıllarına ait taşlar bulunduğunu öne sürmekte. Niçin inşa edildiği konusunda henüz kesin bir açıklama olmamasına rağmen, dinsel törenler veya bilimsel gözlemler için kullanıldığı varsayılmakta. Üç fazda inşa edildiği ve bu üç fazın toplamda 30 milyon saatten daha fazla sürede oluşturulduğu tahmin edilmekte. 20.yy'da taşlar düşmeye başladığından dolayı turistlerin taşlara yaklaşması engellenmiş ve düşen taşlar planlara sadık kalınarak yerlerine monte edilmiş. Adına festivaller düzenlenen bölgede bugünlerde arkeologlar yeni bir fikir ortaya atmış, bölgenin eskiden mezarlık olarak kullanıldığına dair.


Neler Gördük? Gezimiz sırasında bölgeyi UFO'ların sıkça ziyaret ettiğine dair inanışlar olduğunu duyduk. Açıkçası gerçekten tam UFO'lar için biçilmiş kaftan :) Farklı saatlerde farklı ışıkta çekilen fotoğraflarıyla dünyanın en çok fotoğrafı çekilen taşları olsa gerek. Taşlar etrafında tam bir tur atabildik. Gerçekten yıllardır nasıl ayakta kalabildikleri bizi hayrete düşürdü; ama bir zamanlar gökyüzü tanrısına kurban verilen yer olması inanışı da tüylerimizi diken diken etti.


Gideceklere Öneriler: Londra'dan trenle veya tur otobüsleriyle kolayca ulaşabilirsiniz. Tren yolculuğu yaklaşık 1,5 saat sürmekte. Tur otobüsleri farklı birkaç bölgeye de gittiğinden dolayı turistler için daha uygun olabilir. Araç parkından itibaren epey yürüme mesafesi var taşların olduğu bölgeye. Ben de her ışıkta fotoğrafını çekmek istiyorum diyorsanız 3 km uzaklıktaki Wiltshire'da konaklayabilirsiniz.


İşte otel listesi ve ayrıntılı bilgi:http://www.stonehenge.co.uk/


23 Temmuz 2006 Pazar

İstanbul Boğazı, İstanbul




Ne Zaman Gittik? Her İstanbul gezisinde, yazı ve fotoğraflar Temmuz 2006


Neler Okuduk? İstanbul şehrinin Avrupa ve Asya yakasını birbirinden ayıran 30 km uzunluğundaki su yolu dünyadaki en önemli boğazlardan biri. İstanbul'a dünyanın ilk ve tek iki kıtasını birleştiren şehri olma özelliğini sağlıyor. En dar yeri Bebek ile Kandilli arasında yaklaşık 120 m genişliğinde. Marmara Denizi ile Karadeniz arasında su geçinin sağlandığı boğaz üzerinde Fatih Sultan Mehmet (1986) ve Boğaziçi Köprüleri (1973) iki yaka arasında karayolu taşımacığı için kullanılmakta.


Neler Gördük? Boğaz hatları vapuruna binip her iki yakadaki iskelelere zikzag çizerek yapılan yolculuğun tadına doyum olmadı. Boğaz gece ayrı bir güzel, gündüz ayrı. Kıyılardaki yalılar, saraylar, tarihi binalar en güzel deniz yolcuğunda görülebilir. Köprülerin altından geçerken insanın içi ürperiyor, nasıl yapılmış bu yapılar diye. Kız Kulesi'nden Dolmabahçe Sarayı'na, hisarlardan kavaklara uzanan bu gezi İstanbul'a gelince olmazsa olmazlardan. Hatta şansınız varsa yunuslarla bile karşılaşabilirsiniz.


Gideceklere Öneriler: Eminönü, Beşiktaş, Kadıköy ve Üsküdar'dan boğaz hattı vapurlarını yakalayabilirsiniz. Yaz akşamları müzikli boğaz hattı gezisine katılabilir veya pazar günleri piknikli hattı tercih edebilirsiniz. Ortaköy'den başlayan mehtap turları da bir başka seçenek. Denize sigara izmariti atan olursa ikaz edebilir, martıları simitle besleyebilirsiniz.



28 Nisan 2006 Cuma

Melbourne, Avustralya



Ne Zaman Gittik? Mart 2006


Neler Okuduk? Port Phillip Körfezi kıyısında bulunan Melbourne, Yarra Nehri'nin kuzeyinde yer alan çok düzenli planlanmış bir şehir. Tramvayları, köprüleri, caddeler üzerindeki sokak çalgıcıları, büyük alışveriş merkezleri, öğrencileri ve kıyılarıyla ünlü. Şehri kuşbakışı izleyebildiğimiz Anzak Anıtı da yürüme mesafesinde.


Ne Gördük? Trafiğe kapalı merkezi caddelerinde tramvayların insanları Bourke St'ten William St'e, Collins St'ten Quenn St'e ve diğerlerine ücretsiz olarak taşıması bizi epey şaşırttı. Sahilinde Kraliyet adına büyük ve şık gemileri, tarihi yelkenlileri görebilme imkanımız oldu. Gezimiz, şansımıza Melbourne Cricket Ground'da 2006 Commonwealth Games ve Madonna-Rolling Stones konserleri ile aynı zamana denk geldi. Yarra Nehri üzerinde yarışmaya hazır yelkenlileri de görebildik.


Gideceklere Öneriler: Kutuplara karşı okyanusla yüzyüze olmanız nedeniyle hava sıcaklıkları çok değişken. Birgün 30 derecede güneşten kaçıyorken ertesi günü 10 derecede yağmur ve fırtınaya yakalanabilirsiniz. Giderken temkinli giysi götürmekte fayda var. Düzenli ve sakin bir şehir,yorulmuyorsunuz. Zaten deniz kıyısında ve nehir kenarında oturabileceğiniz birçok lokanta ve kafeterya var. Sahili hala gelişmekte, liman inşaatları devam etmekte.

 




24 Nisan 2006 Pazartesi

Dubai Havaalanı, Dubai




Ne Zaman Gittik? Mart 2006


Neler Okuduk? 1959 yılında Dubai'nin ilk havaalanı olarak şehir merkezinden 4km uzakta, gelecek de düşünülerek büyük bir alana inşa edildi ve 1960'da açılışı yapıldı. 1969'da 9 havayolu şirketi 20 farklı havaalanına gidebiliyorken, günümüzde 107 havayolu şirketinin 160 farklı noktaya uçuşu bulunmakta. Dubai Airport, 2006 yılında dünyadaki en iyi havaalanı ödülünü kazandı.


Ne Gördük? 1600'den fazla kişinin çalıştığı duty free'si ile dünyadaki ilk 3 havaalanı arasında olduğunu, fakat bizim şimdiye dek gördüklerimiz içinde 8000 metrekare yüzölçümü ile ilk sırada yer aldığını, ülke zenginliğinin ülkeye adım atar atmaz burada gözümüze çarptığını, alan önünde otel servisini beklerken gelip geçen son model arabaları ve beyaz giysili Arapları gördük elbette.


Gideceklere Öneriler: Dubai'ye aktarma nedeni ile uğradıysanız, dönüşte mutlaka birkaç saat alış veriş veya dükkanları gezmek için vaktiniz olduğundan emin olun. Pazarlık yapın ve kur çevirirken sizi kandırmadıklarından emin olun. Her milletten birkaç kişi görebileceğinizi, hatta etrafınızda birçok Türk olduğunu unutmayın. Konuşurken dikkatli olun.









22 Nisan 2006 Cumartesi

Opera Binası, Sidney



Ne Zaman Gittik? Mart 2006


Neler Okuduk? 1959-1973 yılları arasında Danimarkalı mimar John Utton tarafından dizayn edilen bu muhteşem yapı dünyanın en tanınmış binaları arasında. Yılda 2400'den fazla performansın yer aldığı merkezde cazdan klasik müziğe, danstan opera ve tiyatro oyunlarına dek her türlü aktivite sahnelenmekte. Gösterilere en şık kıyafetleriyle saatler öncesinden gelen misafirler restoran ve kafelerden faydalanarak güneşin batışını ve Sidney Harbour Köprüsünü izleyebiliyorlar.


Ne Gördük? Yüzey kaplamasının özel dizaynı sayesinde yağmur sularıyla temizlenerek ek temizlik yapılmadan parıl parıl parladığını, merdivenlerinde aşağı yukarı koşturup spor yapan Avustralyalıları, haftasonu düğün resimlerinin gözde mekanı olduğunu, büyük salonda yer alan orga saatlerce bıkmadan bakılabileceğini.


Gideceklere Öneriler: Üzerinizdeki jet-lag'i atlatmak için karşısındaki banklara oturun ve dünyanın neresinde, ne ile karşı karşıya olduğunuzu bir düşünün. Akşam güneşi batarken kafeteryasında bir kadeh Avustralya şarabı için. Tura katılıp duvarlarını elleyip, girilmez salonlarına girin, hikayelerini dinleyin. Merdivenlerine uzanıp limanı seyredin. Bir performansa bilet ayarlayın, çok önceden ayarlayın ki yer bulabilesiniz ve daha uygun fiyata alabilesiniz.





30 Mart 2006 Perşembe

Sidney Kulesi, Sidney


Ne Zaman Gittik? Mart 2006

Neler Okuduk? Güney yarımküredeki en yüksek gözlem kulesi olduğunu, 305m yüksekliğinde, kuleden yaklaşık 85km uzağın bile görülebildiğini, asansörlerin saatte 2000 ziyaretçiyi sadece 40 saniyede 76. kata ulaştırdığını, rüzgara ve depreme karşı dayanıklı olduğunu hatta sert rüzgarlara karşı stabilizasyon sağlanması için tepesinde 162,000 litrelik su tankı bulunduğunu, etrafında sarmalanmış taşıyıcı 56 çelik kablonun her birinin 7 ton ağırlığında olup yere serilmeleri halinde Yeni Zellanda'dan Sidney'e ulaşabileceğini okuyup da gittik. Ayrıca uluslararası ismi Sydney Tower olarak bilinmekte.

Ne Gördük? Harika bir manzara. 4. kattaki gözlem yerinden kuzeyde Pittwater, güneyde Botany Bay, batıda Blue Mountains ve doğuda tüm körfezi hatta açık denizi kuşbakışı gördük. Şehre gelir gelmez ilk Sidney Kulesi'ne geldik şehri biraz gözümüzde canlandırmak ve jet-lag atlatmak için ama görüntüler bizi sarhoş etti.

Gideceklere Öneriler: Mutlaka görmeniz gereken bir yer. Restoran ve kafelerinde manzara eşliğinde dilediğinizce vakit geçirebilirsiniz. Dünyanın en yüksek posta kutusundan sevdiklerinize kart atabilirsiniz. Denedik, çalışıyor... Yükseklik korkusu olan arkadaşlarınız varsa binanın giriş katlarında alışveriş merkezi var.



Harita

12 Mart 2006 Pazar

Mavi Dağlar, Avustralya



Ne Zaman Gittik? Mart 2006

Neler Okuduk?
Uzaktan bakıldığında mavimsi renginden dolayı bu isim verilen bölge New South Wales’de Sidney’e 50km uzaklıkta imiş. Okaliptüs ağaçlarının yoğunluğu bölgenin UNESCO dünya mirası listesine girmesinde en önemli etkenlerden biri. 10 bin km²’lik alanda 7 park ve gözlemevinden oluşan site, 1100m yükseklikte. Yeraltı katmanlarına bakıldığında 225 milyon yıl öncesinden kömür taşlarına rastlanılmış.


Neler Gördük?
Sidney’den katıldığımız tur sayesinde tanıştığımız Blue Mountains, nefes kesici heybeti ve uçsuz bucaksız manzarasıyla aklımızı başımızdan aldı. 3 kızkardeş denilen kısmı neredeyde en yüksek yeri. Kanyonları, şelaleri görülmeye değer. Biz farklı turlardan tren ve yürüyüşü seçtik. Binlerce yıllık ağaçların serin gölgelerinde, okaliptüs kokusuyla bütünleşip zaman ve mekan unutturacak bu doğa harikasında tur görevlimizin atalarının Aborjinler olduğunu ve de Avrupa’dan gelerek 19.yy’da bu bölgeyi Aborjinler’in yardımıyla baştan başa geçmek isteyenlerin sayısının bir elin parmağını geçmediğini öğrendik.


Neler Yedik?
Kanguru etinden köfteleri ne kadar yaygın olsa da biz yiyemedik. Gün boyu vejeteryanlığı seçip, akşamında Sidney’e döndüğümüzde her çeşit taze deniz ürünleriyle karnımızı doyurduk.


Gideceklere Öneriler:
Sidney’den yola çıkan farklı turlarla Blue Mountains turunu birleştiren birşey seçerseniz, sabah kanguru besleyip, öğle vakti koala okşayıp, akşamüzeri Blue Mountains’de manzara izleyebilirsiniz. Yaz bile olsa serin olacağını unutmayın. Blue Mountains’ı yayan gezebildiğiniz gibi (tabii belli bir kısmını) raylı sistemle veya havadan skywalker ile de gezebilirsiniz. Tur görevliniz bizimki gibi olursa size nasıl bumerang atacağınızı bile gösterebilir. Eminim biliyoruz; ama hatırlayalım; gezdiğimiz yerlerde temizliğe ne kadar önem verildiğine dikkat edip, geri döndüğümüzde Türkiye’de de bunları devam ettirerek çevremize örnek olalım.