Sayfalar

4 Mayıs 2008 Pazar

Louvre Müzesi, Paris


Ne Zaman Gittik? Mayıs 2008

Neler Okuduk? 12.yy başlangıcında Avrupa'nın en büyük şehri Paris'i kuzeyden gelebilecek ataklara karşı korumak amacıyla kale surlarıyla çevrilen saray, 1793'de Fransız İhtilali ile birlikte bugünkü şeklini almış ve bir bölümü sanat müzesi olarak halka açılmış. 1996'da başbakan Jacques Chirac'ın desteğiyle modern bir görünüme kavuşmuş; özellikle piramit sayesinde. Yılda 6 milyon ziyaretçisi olan müze Richelieu, Sully ve Da Vınci'nin Mona Lisa'sı, Afrodit heykeli(Venus de Milo) ve Michelangelo'nun The Dying Slave'inin de bulunduğu Denon bölümlerinden oluşmakta. Eski kale surlarının kalıntıları da Medieval Louvre'da görülebilmekte.

Neler Gördük? Nehrin kenarındaki muhteşem ve heybetli yapı Dünya'nın her yerinden gelen sanat eserleriyle dolu. Müzede her çağdan ve her kıtadan birşeyler bulabilmek mümkün; ama sanat eserlerinden çok turist var desek eminim yanlış olmaz. Fotoğraf çekmenin serbest olması aklımıza acaba bunlar kopya eserler mi sorusunu getirmedi değil. Eserlere elinizi sürmeyin diye notları salonlarda göremedik; fakat girişte bulabileceğiniz broşürde yazmakta: "Do not touch works of art" diye.

Gideceklere Öneriler: Müthiş turist kalabalığına ve sıralarda beklemeye hazırlıklı olun. Kalabalıktan uzak sakin bir sanat gezisi için ünlü eserlerin bulunduğu Denon bölümünden uzak durun. Yorulup acıkanlar için müze içinde kafeler bulunmakta. Belli yerlerin dışında yiyecek ve içecek yasak. İnce eleyip sık dokuyan biriyseniz bir gün size yetmeyecektir. Turizm ofisinden müze kartı alıp birkaç gün giriş yapabilirsiniz, hem daha da ekonomik olur. Gezi sonrası Tuileries ve Carrousel bahçelerinde hava alıp dinlenebilirsiniz; parklardaki kafelerde salata ve kahve tavsiye edilir.

Harita

3 Mayıs 2008 Cumartesi

Eyfel Kulesi, Paris

Ne Zaman Gittik? Mayıs 2008

Neler Okuduk? 19.yy'da Paris'te yapılan bir fuar için geçici olarak inşa edilen kule 300m yüksekliği ile o zamanlar dünyanın en yüksek binasıydı. Bir fabrika kulesini andıran yapının şehri çirkinleştirdiği gerekçesiyle birçok insan yıkılması için protestalar düzenledi. Yirminci yüzyılda telgraf binası olarak kullanılmaya başlamasıyla son anda yıkılmaktan kurtulan Eyfel'in telekomünikasyona hizmetin yanısıra Paris turizmine katkısı büyük. Birinci, ikinci ve çatı katı bölümlerinden oluşan kulenin en güzel manzaralarının 2.kattan izlenildiği söylenmekte.

Neler Gördük? Gün aydınlığında demir yığınını andıran görüntüsüyle bizi hayal kırıklığına uğratsa da gece ışıklarında gönlümüzü almasını bildi. Dikkatimizi çeken başka bir nokta ise uzun bilet kuyruklarıydı. Merdivenlerinden tırmanmayı seçmekle pişman olmadık. Harika şehir görüntüleri her adımda bizi etkiledi. Kuşların altımızda uçtuğu kuleye gün batımında tırmanmakla hem gündüzü hem geceyi çoook geniş bir alanda izleme fırsatını bulduk.

Gideceklere Öneriler: Şehri tanımak ve yönünüzü anlamak için ilk gidişte yapılması gereken bir gezi. Yol yorgunluğunuzu uzun kuyruklarda bekleyerek atarsınız. Çoğu Parisli bu kuyruklar yüzünden bir kez bile çıkamamış kuleye. Tam turist merkezi. Zenginseniz sırada bekleme zahmetine girmeden Jules Verne adlı restoranda yerinizi ayırtın; başlangıçlara 60, şaraba ve ana yemeklere 100'er euro vermeyi göze alın. Birinci ve ikinci katlarda daha makul fiyatlarda kafe ve restoranlar da bulunmakta merak etmeyin. Yukarıda en az bir saat geçirin, hatta gün batımında gidin; atmosferi bir başka oluyor.

Harita