Ne Zaman Gittik? Ağustos 2009
Neler Okuduk? Milattan önce 11.yy’dan itibaren tarih kayıtlarına geçen bu komşu ada, 1947’de İngiltere tarafından Yunanistan’a gönülsüzce terkedilene dek yaklaşık 400 sene Osmanlı İmparatorluğu topraklarındaymış. O nedenle yaklaşık 2000 kişi, nüfusun %20’si halen Türk kökenli. Beyaz evleriyle ünlü adada bir zamanlar Hipokrat’ın doğduğuna inanılmakta. Bu nedenle Hipokrat Müzesi ve Enstitüsü burada inşa edilmiş.
Neler Gördük? Bodrum’dan çıktığımız deniz yolculuğu yaklaşık bir saat içinde bizi sanki tekrar Bodrum’a geri getirdi sandık; ta ki insanlar konuşana dek... Meydandaki eski, bakımlı ve kullanılmayan cami, Hipokrat ağacı, eski bir bina içindeki kapalı çarşı, tarihi kilise, meydanlardaki kafeler, begonya çiçekleriyle beyaz boyalı evler ve barlar, uzun sahiller, yat limanı, hediyelik eşyacılar bize Türkiye sahillerini anımsattı. Sokakların daha temiz ve bakımlı olduğu gözlerimize çarpmadı değil malesef. Turistik trenler zamanı dar olanlar için güzel bir seçenek.
Neler Yedik? Deniz kıyısında bulunan çoğu restorandan Türkçe kelimeler işittik; Türklerin aşçılığı burada meşhurmuş. Damak tadımız oldukça benzer. Mezelerden ve sıcak olarak da musakka yedik. Bizim yaptığımızdan çok farklı; hamur içinde ve etli olarak pişiyor fırında. Porsiyonlar büyük. Mezeler bizimkilerden pek farklı değil, garson Türk çıkınca bir tabak da karpuz ikram etti.
Gideceklere Öneriler: Bodrum’dan ve Kos’tan sabahları günde tek sefer var karşılıklı. Dakik, rahat ve güvenli bir yolculuk. Türk vatandaşı olduğumuzdan pasaport giriş-çıkış epey meşakkatli ve uzun sürdü. Elbette schengen vizesi istiyorlar AB ülkesi oldukları için. Günübirlik gezi yeterli gelmeyebilir tüm adayı görmek isterseniz. Euro almayı unuttuysanız iner inmez bankamatik var meydanda.
1 yorum:
Your blog keeps getting better and better! Your older articles are not as good as newer ones you have a lot more creativity and originality now keep it up!
Yorum Gönder