Ne Zaman Gittik? Eylül 2006
Neler Okuduk? Dünya mirası kentlerden biri. Bölgedeki ilk tapınak Keltler tarafından 46 derece sıcaklıktaki suyun kaynağına inşa edilmiş, Romalıların bölgeyi işgalinden sonra kaynak meşe ağacı kazıklarından örülü bir duvar ile çevresi sarılarak havuz haline getirilmiş ve drenaj yapılarak Roma banyolarının inşa edildiği şehir merkezine dek su taşınmış. 6. veya 7. yüzyıllarda, kaynaktaki suyun etrafındaki duvarları yuttuğu öne sürülmekte. Banyolar 18yy.'a kadar şifalı sularıyla hastalıklar için kullanılmış, hatta kente ismini vermiş (bath=banyo) ve 1897'den itibaren halka açılarak şehrin turist çekmesini sağlamış; fakat banyolar kullanıma kapatılmış çünkü sudan alınan örneklerde beyin iltihabı yapan mikroorganizmalara rastlanmış.
Neler Gördük? Resimlerdeki gibi tek bir havuz bulunmadığını, küçük küçük odalarda onlarca havuz olduğunu ama odalardaki havuzların kurumuş olduğunu gördük. Arnavut kaldırımı sokaklarında yerel dükkanların, özellikle sabun satanların, vızır vızır işlediklerini, nehirlerinden temiz sular akan bu kentin çoğunlukla yaşlı bir nüfusu olduğunu ve vakitlerini nehir kenarında parklarda gazete okuyarak geçirdiklerini, turistlerin şehri hareketlendirdiğini gördük.
Gideceklere Öneriler: Batı İngiltere'de Londra'ya 160km uzaklıkta bulunan Roma Banyoları (The Roman Baths), Londra'dan kalkan otobüs ve tren seferleri ile rahatlıkla gezilebiliyor. Haftasonları müthiş bir kalabalık var. Gelmişken hava da güzelse Horseworld'ü ya da Beckford's Tower'ı da gezebilirsiniz. Hatta aracınız varsa deniz kıyısına da bir bakın deriz.
Daha da bilgi isterim derseniz; http://www.romanbaths.co.uk/
Ne Zaman Gittik? Eylül 2006
Neler Okuduk? Dünyanın en ünlü ve en eski dairesel yerleşmiş taşlarıdır. Tarihçilere göre, M.Ö. 2000-2500 yıllarından beri taşlar dik olarak durmaktadır. 1986'dan itibaren Unesco'nun dünya mirasları listesinde yeralmaktadır. Arkeologlar şu an araç park yeri olarak kullanılan bölgede M.Ö. 8000 yıllarına ait taşlar bulunduğunu öne sürmekte. Niçin inşa edildiği konusunda henüz kesin bir açıklama olmamasına rağmen, dinsel törenler veya bilimsel gözlemler için kullanıldığı varsayılmakta. Üç fazda inşa edildiği ve bu üç fazın toplamda 30 milyon saatten daha fazla sürede oluşturulduğu tahmin edilmekte. 20.yy'da taşlar düşmeye başladığından dolayı turistlerin taşlara yaklaşması engellenmiş ve düşen taşlar planlara sadık kalınarak yerlerine monte edilmiş. Adına festivaller düzenlenen bölgede bugünlerde arkeologlar yeni bir fikir ortaya atmış, bölgenin eskiden mezarlık olarak kullanıldığına dair.
Neler Gördük? Gezimiz sırasında bölgeyi UFO'ların sıkça ziyaret ettiğine dair inanışlar olduğunu duyduk. Açıkçası gerçekten tam UFO'lar için biçilmiş kaftan :) Farklı saatlerde farklı ışıkta çekilen fotoğraflarıyla dünyanın en çok fotoğrafı çekilen taşları olsa gerek. Taşlar etrafında tam bir tur atabildik. Gerçekten yıllardır nasıl ayakta kalabildikleri bizi hayrete düşürdü; ama bir zamanlar gökyüzü tanrısına kurban verilen yer olması inanışı da tüylerimizi diken diken etti.
Gideceklere Öneriler: Londra'dan trenle veya tur otobüsleriyle kolayca ulaşabilirsiniz. Tren yolculuğu yaklaşık 1,5 saat sürmekte. Tur otobüsleri farklı birkaç bölgeye de gittiğinden dolayı turistler için daha uygun olabilir. Araç parkından itibaren epey yürüme mesafesi var taşların olduğu bölgeye. Ben de her ışıkta fotoğrafını çekmek istiyorum diyorsanız 3 km uzaklıktaki Wiltshire'da konaklayabilirsiniz.
İşte otel listesi ve ayrıntılı bilgi:http://www.stonehenge.co.uk/